Erken Yaşta Evlilikler Toplumun Dinamitidir!

Erken Yaşta Evlilikler Toplumun Dinamitidir!

Son günlerde çocuklara yönelik cinsel ilginin arttığına dair haberler yeniden medyada geniş yer bulmaya başladı. Bir yanda çocukların buluğ çağına erişince evlendirilmesi gerektiğine ait çocuk yaştaki evlilikleri normalleştirme çabalarına öte yanda ise haklı olarak bu durumun asla kabul edilemez olduğu feryatlarına şahit oluyoruz. Ataerkil ve geleneksel toplum yapısı tarafından önemli bir sorun olarak görülmeyen erken yaşta evliliklerin, aileleri ve dolayısıyla toplumu hem kısa vadede hem de uzun vadede büyük sorunlarla karşı karşıya bırakacağını vurgulayan Aile Terapileri ve Terapistleri Derneği (TERAPİDER) Genel Başkanı Uzm. Dr. Taner CANATAR; “Ülkemizde batıda yapılan evliliklerin dörtte biri, doğuda yapılan evliliklerin ise üçte biri çocuk yaşta yapılıyor. Kadınlarımızın neredeyse yarısı yaşamlarının herhangi bir döneminde fiziksel ve cinsel şiddete maruz kalıyor. Ülkemizde bazen dedesi yaşındaki adamlara para için satılan, bazen ikinci ya da üçüncü eş olarak alınan, bazen de yaşça olgun adamların fiziksel ve cinsel şiddetine maruz kalan ve daha kendisi çocukken çocuk sahibi olan gelinler var. Sanki kadınlara yönelik her türlü negatif ayrımcılık bir şekilde normalleştirilmeye çalışılıyor. Oysa bizim de taraf olduğumuz Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre 18 yaşını doldurmamış olan herkes çocuktur. Bu nedenle ‘çocuk gelin’ adını verdiğimiz ve halen oluk oluk kanayan toplumsal yaramıza, dünya ‘pedofili’ diyor. Pedofili (sübyancılık), günümüz psikiyatri sınıflandırma sistemlerinde ‘parafililer’ yani ‘cinsel sapkınlıklar’ ana kategorisi altında ele alınmaktadır.   Gelenek diye kabul ettirilmeye çalışılan ve nesillerce devam ettirilen erken yaştaki kız çocuklarına yaptırılan evlilikler ülkemizde çok büyük hasara sebep olmakta, ülkenin ve toplum gelişememesine neden olmaktadır. Her ne sebeple ve koşulda olursa olsun, erken yaşta yapılan evlilikler toplumun geleceğini tehdit eden çok büyük bir yanlıştır, adeta toplumun dinamitidir ve sonucu baştan bellidir. Bu evlilikler gerçek bir evlilik değil, çocukluktan, gençlikten ve yaşamdan çalan kötü bir evcilik oyunudur.” dedi.

18 YAŞ ALTI EVLİLİKLER YASAKLANMALI!

Ergenliğin yetişkinlik olmadığını ve çocuklukla yetişkinlik arasına ebeveynler tarafından inşa edilen bir asma köprüye benzediğini belirten TERAPİDER Genel Başkan Yardımcısı Öğ. Gör. Uzm. Dr. Aydan AKSÖYEK ise; Erken yaşta yapılan evliliklerde pişmanlık, öfke, özlem, hayal kırıklığı gibi duygular yoğun bir şekilde yaşanmakta ve  en çok depresyon, kaygı bozuklukları, fobik sorunlar, güven problemleri, sağlık ile ilgili sıkıntılar ve intihar girişimleri görülmektedir.  Bu durum yıpranmış ailelere, mutsuz çiftlere, ortada kalmış ve psikolojik sorunlarla büyüyen çocuklara yol açıyor. Her şeyin ailede başladığını bir defa daha özellikle vurgulamak istiyorum. Çocuklar ve ergenler, ebeveynleriyle kurdukları bağlarla kimliklerinin, kişiliklerinin, cinsel yönelimlerinin ve geleceklerinin temellerini atarlar. Kendi ergenlik sorunlarını halletmeden önce ebeveyn olan bu tip ailelerin çocukları ise sorunlu kişilik yapısına sahip olabilmektedir. Bu nedenle toplumun tüm kurumlarının, çeşitli eğitimlerle erken yaşta evlilik, çocuk ve kadın hakları, aile içi şiddet gibi önemli konularda bilinçlendirilmesi gerekiyor. Aile planlaması hizmetlerinin yaygınlaştırılması ve topluma daha açıklayıcı bir şekilde yansıtılması, din görevlilerinin günümüz koşullarında erken evliliğin sakıncalarını gerekli yerlerde gündeme getirerek vurgulaması oldukça faydalı olacaktır. Sağlıklı nesiller yetiştirebilmek için 18 yaş altındaki evliliklerin yasalarla kesin bir şekilde engellenmesi, özellikle kız çocuklarının eğitime dahil edilmesi, kadınların ekonomik anlamda özgürlüğünün sağlanması ve koşulların iyileştirilmesi, kadınların iş kurma ve meslek edinmelerinin teşvik edilmesi, cinsel istismar, cinsiyet ayrımcılığı ve toplumsal halk sağlığı konularında toplumun bilinçlendirilmesi gerekiyor! Sebebi her ne olursa olsun kadına şiddet son bulmalı, anaokulundan itibaren cinsel eğitim verilmeli, evlilik öncesi anne-baba ve eş eğitimleri zorunlu hale getirilmeli, aile danışmanlığı hizmeti sosyal güvence kapsamı altına alınmalı ve sosyo-kültürel çalışmalara ağırlık verilmelidir.” dedi.

Bu gönderiyi paylaş