Evlilik & Boşanma

Evlilik & Boşanma

Toplumun en küçük birimi olarak kabul edilen aile birliğinin, insan yaşamında vazgeçilmez bir önemi vardır. Bireyin yaşamdan doyum alması, fonksiyonlarını etkili bir şekilde yerine getirmesi ve yaşadığı topluma uyumlu bir kişi olarak hizmet etmesi, öncelikle evlilik birliği içinde sağlanır. Evlilik; karmaşık, sürekli değişen ve iki kişinin daha önce hiç karşılaşmadıkları sorunları beraberce çözmek zorunda oldukları bir ilişkiler sistemidir.  Bu sistem sadece cinsel birliktelikten ibaret olmamasına karşın evlenen insanlardan cinsel olarak birbirlerini tamamlamaları beklenir.

Evliliğin emek isteyen bir ilişki olduğu herkes tarafından kabul edilse de bu çabanın evlenmeden önce başlaması gerektiği göz ardı edilebilmektedir. Evliliğin sağlam temeller üzerine kurulması ilerleyen dönemler için çok büyük önem taşır. Kişinin, evlilik sorumluluğunu almadan önce kendisini tanıması, iletişim, farkındalık, duygusal yakınlık, sorumluluk duygusu gibi konularla ilgili kendisini geliştirmesi gerekmektedir. Çünkü evlilik, uzun dönemli ilişkiler kurmayı ve sürdürmeyi, ilişkiye hazır olmayı ve ilişki konusunda beceri sahibi olmayı gerektirmektedir. Bununla birlikte evlilik öncesi görülen çatışma ve olumsuz etkileşim, evlilik sonrası çatışmaların, tartışmaların ve de ayrılıkların habercisi olarak görülmektedir. Evlilik birliğinin zayıflamasının bireysel ve toplumsal sağlığa olumsuz etkileri nedeniyle evlilik birliğinin güçlenmesini teşvik etmek ve sağlıklı nesillerin devamını sağlamak için evlilik öncesi danışmanlık hizmetleri yasal olarak şart olmalıdır.

”EvIiIikte başarı, aranan niteIikIere sahip insan buImaktan çok, aranan niteIikIere sahip insan oImaktır.”            R. Brickner

Geniş aile yapısının egemen olduğu feodal dönemde evlilik esnek olmayan kurallara bağlı iken boşanma, genel olarak dini ve örfi kuralların baskısıyla tabu olarak görülmüştür. Ancak sanayi devrimi sonrası yaşanan modernleşme ile birlikte evlilik katı kurallara bağlı olmaktan kurtulmuş, evlenilecek kişinin seçiminde bireysel tercih ön plana çıkmış ve evlilikten beklentiler de yükselmiştir.  Bunun sonucunda da modern yaşamda artık psikososyal doyumun her an yaşanmak istendiği evlilikler ortaya çıkmıştır. Her iki cins açısından da hayat arkadaşı olarak tercih edilecek kişide aranan niteliklerin başında psikolojik doyum ön planda tutulmaktadır. Eşlerin birbirlerini romantik olarak sevmeleri, ortak, dost, sırdaş olmaları, bu evliliğin kişisel beklentileri karşılıklı uyum içinde karşılaması beklenmektedir.  Beklentilerin karşılanmadığı noktada ise boşanmalar, giderek artan oranları ile toplumsal boyutları aşıp evrensel bir sorun haline gelmektedir. Evliliğe, paylaşımdan çok kişisel doyumu vurgulayan anlamlar yüklenmesi, boşanmanın evlilik gibi bir tercih meselesi olarak algılanmaya başlanması, evlilikten beklentilerin karşılanamadığı noktada daha fazla çifti boşanma durumuyla karşı karşıya bırakmaktadır

Günümüzde evrensel olarak boşanma oranlarının artması, insanların evliliğe daha az istekli olmalarına değil, evlilik anlayışındaki değişim sonucunda  mutlu bir evlilik kurma ve mutlu olma isteğinin, geleneksel değerler ve çocuğun varlığı için evlilikte mutsuzluğa katlanılmasından daha fazla  tercih edilmesine bağlanmaktadır. Ayrıca  gelişmiş ülkelerde, evliliğe alternatif olarak yalnız yaşama ve nikahsız beraberlikler de yeni hayat tarzları olarak sıkça görülmeye başlanmıştır.

Evlenme ve boşanma ile ilgili değişimlerde önemli olan, bu süreçte yetişkinler ve çocuklar açısından ortaya çıkabilecek riskleri en aza indirmeye çalışarak değişimin sağlıklı olmasını temin etmek olmalıdır. Bu nedenle hukuksal açıdan aile kurumunun korunması yasalar ile desteklenmeli, kitle iletişim araçları aile ile ilgili yayınlar yaparken daha özenli olmalı, aile danışmalık hizmetleri sosyal güvence kapsamı altına alınmalıdır. Alınacak bu önlemlerin amacı; bireylerin mutluluğunu sağlayarak, güçlü aile yapıları ortaya çıkarmak ve sonuçta toplumsal boyutta değişimin olumsuz etkilerini en aza indirmek olmalıdır.

Bu gönderiyi paylaş