Korona Virüs Pandemisi ve Ruh Sağlığı

Korona Virüs Pandemisi Ve Ruh Sağlığı

Korona Virüs Pandemisi ve Ruh Sağlığı

Çin’in Wuhan bölgesinde başlayan ve yılbaşından bu yana tüm dünyaya yayılan Covid-19 Pandemisi nedeniyle olağandışı günlerden geçiyoruz. Bu küresel salgın, yoğun bir stres kaynağı olarak  her birimizin ailesini, işini ve yaşamını etkileyen, varlıklarını tehdit eden, sıkıntı verici niteliği olan bir travmadır. Bu örseleyici yaşam deneyimine bireyler, gruplar ve toplumlar sürecin farklı dönemlerinde farklı ruhsal tepkiler göstereceklerdir.

Wuhan koronavirüsü veya Çin gribi gibi isimlerle de anılan Covid-19; havada ve yüzeylerde virüs içeren damlacıkların nefes ve temas yoluyla vücuda girmesi ile insandan insana bulaşmaktadır. Virüsün bir hastalık belirtisi göstermeden de bulaşabildiğini gösteren bulgular mevcuttur. Hastalığın yol açtığı tipik semptomlar, 2 ila 27 gün süren kuluçka süresi sonrası birden başlayan yüksek ateş, öksürük ve nefes darlığıdır. Bazı hastalarda bu tabloya boğaz ağrısı ve burun akıntısı da eşlik etmekte, hastalık genellikle orta-ağır bir klinik seyir göstermektedir.

COVID-19 için aşı geliştirme çabaları her ne kadar devam etmekte ise de geliştirilmiş bir aşı ve etkili bir ilaç henüz bulunmamaktadır. Genelde insan korona virüsleri için spesifik bir tedavi yoktur. Bireysel olarak, el hijyenine dikkat etmek, bu amaçla elleri en az 20 saniye sabun ve suyla yıkamak, sabun ve suyun olmadığı durumlarda alkol bazlı el dezenfektanları kullanmak önerilmektedir. Öksürme ve hapşırma sırasında ağız ve burnu örtmek, öksürme, hapşırma ve yüksek ateş belirtileri gösterenler başta olmak üzere insanlar ve hayvanlarla yakın temastan kaçınmak, kalabalık ve sosyal ortamlardan uzak durmak, iletişimleri 1-2 metrelik sosyal mesafe korunarak 1-2 dakikayı geçmeyecek şekilde yapmak; immun sistemi güçlü tutmak için de kaygı, stres, panik gibi duygu durumlarından uzak durmak, düzenli uyumak ve dinlenmek önerilmektedir. Bulaşım ihtimali nedeniyle AVM ve sağlık merkezlerine zorunluluk olmadıkça gitmemek, gidilmesi gerektiğinde teması en aza indirgeyecek mesafe, en kısa sürede ayrılma, maske, eldiven kullanmak gibi tedbirler önem arz etmektedir. 65 yaş üzeri yaşlılar, kronik hastalığı olanlar dâhil tüm bireylerin yolculuklarını ertelemesi; sağlıklı ve güvenilir gıdalarla beslenmek, diyette çiğ süt, iyi pişirilmemiş hayvansal ürünler bulundurmamak, çiğ sebze ve meyveleri iyice yıkayarak almak da bireysel önlemler arasındadır.

TANIMLAR

İzolasyon: Hastalığın yayılmasını önlemek için hasta insanları sağlıklı insanlardan ayırma ve hareket alanını kısıtlama yöntemi.

Sosyal mesafe: Mutlak izolasyonun zorunlu olmadığı, temasın ve etkene maruz kalmanın azaltılarak mümkün olan en düşük düzeyde tutulduğu yöntemdir. Sosyal mesafenin arttığı durumlar ruh sağlığını etkiler.

Karantina: Bulaşıcı bir hastalığın yaygın olduğu kaynaktan (yer, ülke) gelen kişilerin, gemilerin, malların veya hayvanların geçici olarak bir yerde tutulup gözlemlenmesi biçiminde uygulanan sağlık önlemi. Karantinalarda toplumun genelinin yararı için toplumu oluşturan bireylerin kimi hak ve özgürlükleri geçici olarak kısıtlanmaktadır.

Pandemi: Yunanca kökenli olup Pan “tamamı-hepsi” ve demos “halk” anlamına gelen iki kelimeden oluşur. Yani bölgesel olmaktan çıkmış, küresel anlamda etkisini gösteren salgın hastalıklara  verilen genel isimdir.

SOSYAL İZOLASYON VE KARANTİNA

Karantinada olmanın pek çok yan etkisinin altı çizilmekte, kitlesel sosyal izolasyonun dikkat çekici çoğunlukta insanda ruh sağlığı ile ilgili güçlükler yaratabileceği bildirilmektedir.  Belirsizlik, sevdiklerinden ayrı olma, özgürlüğün kaybı, hastalığın kendisine  ya da ailesine bulaşacağı, yaşadığı yerin güvensiz olduğuna yönelik ve buna benzer değerlendirmeler yoğun bir kaygı kaynağıdır. Duygusal dalgalanmalar, öfke ve buna bağlı davranış sorunları, iletişim güçlükleri, uyku bozuklukları yaşanabilir.

Karantina-izolasyon sürecinde ilk günlerde daha çok akut stres tepkileri ortaya çıkmaktadır. Depresyon ve anksiyete belirtileri ile seyreden, davranış bozukluklarının eklendiği uyum bozuklukları, ilk ve en yaygın görünen ruhsal bozukluklardandır. Karantina uzadıkça ve hastalık belirtileri daha da arttıkça, çevrede hastalığın yaygınlaşması ve seyrindeki olumsuzluklar çoğaldıkça depresyon, akut stres bozukluğu, travma sonrası stres bozuklukları, yaygın anksiyete bozukluğu, panik bozukluk, somatik belirti bozuklukları, konsantrasyon kaybı, tükenmiş hissetme ve diğer duygu-durum bozuklukları, hatta psikoz görülebilir. Ayrıca bireylerin kendini iyileştirme eğilimi olarak alkol, madde ve ilaç kullanımına yönelmeleri olasıdır. Süreç uzadıkça umutsuzluktaki artışla bağlantılı olarak ruhsal belirtilerin kronik nitelik kazanması, intihar düşünceleri ve girişimleri gözlenebilir. Kapalı ortamda olmak önceden herhangi bir ruhsal bozukluğu olan bireyin belirtilerinin alevlenmesine ya da şiddetlenmesine de yol açabilir.

  • Yaşanan hayal kırıklıkları, güvenilen kurumların ve kişilerin yalnız bırakması, bilgi yetersizliği ve bilgi kaynaklarına olan güvensizlik, karantina süresinde uzamalar, enfekte olmak ya da riskli gruplarla temasta bulunmak, iş kaybı ve finansal yetersizlikler, damgalanma ve ayrımcılıklar, büyük risk altındaki sağlık çalışanlarının yeterince destek görmemesi ruhsal etkilenmeyi daha da kötüleştirebilir.
  • Kişisel  özgürlük ve faaliyetlerin korunması, karantina süresinin kısa oluşu, açık iletişimden ödün verilmemesi, yiyecek ve ilaç gibi yaşamsal önemi olan malzemelerin sağlanabilmesi gibi faktörlerin ise karantinanın olumsuz etkilerini azaltabileceği bildirilmektedir.

Bu salgının önlenmesi için tüm kurum ve kuruluşların üzerine düşeni tam olarak yapması, karantina sürecinin kendisinin bir travmatik etkene dönüşmesinin engellenmesi ve kişilerin bu süreçte yaşamını iyi bir şekilde sürdürmesini olanaklı kılan koşulların sağlanması, iletişim olanaklarının güçlendirilmesi, var olan ekonomik kayıplarının giderilmesi ve karantinadan dolayı çalışamayıp yaşamını sürdürmede güçlük çekenlerin desteklenmesi, temel ihtiyaçların karşılanması, sağlık çalışanlarının korunması, desteklenmesi, ve güvenliklerinin sağlanması, güvenli bilgi kaynaklarının açıklamalarına itibar edilmesi ise ruhsal etkilenmeyi azaltabilir.

Karantina Döneminde Ruhsal Hastalıklar Bakımından Riskli Gruplar

  • Halen ve geçmişte ruhsal hastalığı bulunanlar
  • Sağlık çalışanları
  • Alkol ve madde bağımlılığı olan kişiler
  • Gebeler, postpartum dönemdeki kadınlar
  • Bilişsel bozukluğu olanlar
  • Azınlık grupları ve yaşlı kişiler

ÖNERİLER

“Her salgın eski bir şeyleri siler, yeni bir hayat başlatır” yaklaşımı korona virüs pandemisi için de geçerlidir. “Hayat sokakta!” mottosunun geçerliliğini yitirdiği, evin en güvenilir alan olduğunun anlaşıldığı ve  “hayat eve sığar!” sloganının yeşerdiği bir dönem başlayabilir. Bu bağlamda sosyal izolasyon (14 gün kuralı), sosyal mesafeyi korumak (1-2 metre) ve el yıkamak en basit ve ilk uygulanacak davranışlardır. El ve yüz temizliği ile hedeflenen bireysel korunma, sabun, dezenfektanlar, kolonya gibi ilaç dışı gereçlerle yapılmalıdır.

Dayanıklılığınızı arttırmak ve bağışıklığınızı güçlendirmek için; COVID-19’la ilgili medya yayınlarına gereğinden fazla maruz kalmaktan kaçının. Haberleri izlemeye, okumaya ya da dinlemeye mola verin. Tekrarlayan biçimde krizi duymak ve görüntüleri görmek üzücü olabilir. Durumla ilgili gelişmeleri ve bilgilendirmeleri güvenilir kaynaklardan izleyin. Uzman olmayan kişiler tarafından yapılan önerilere itibar etmeyin.

Olağan zamanlarda size keyif veren, yapmaktan hoşlandığınız ve izolasyon koşullarında gerçekleştirebileceğiniz etkinlikleri düşünün ve yapmaya çalışın. “Her şey düzelsin, sonra yaparım” diye düşünme eğiliminde olabilirsiniz; ancak bunun size iyi gelmeyecek bir erteleme olduğunu hatırlayın ve hemen harekete geçin.

Bedeninize iyi bakın, sağlıklı ve dengeli yemekler yemeye çalışın, düzenli egzersiz yapın, bolca uyuyun, alkol ve uyuşturuculardan kaçının. Rahatlamak için zaman ayırın ve yoğun duyguların geçeceğini kendinize hatırlatın. Bildiğiniz, daha önce deneyip yararlandığınız gevşeme yöntemlerini (diyafram nefesi, aşamalı kas gevşetme, meditasyon vb.) uygulayın.

Hayat tarzının sadece beslenme, egzersiz, sigara ve alkolden ibaret olmadığını da unutmayın; inanışlar ve duygu durumuna bağlı zihinsel ve ruhsal ağırlıklar, yükler de bu kapsamdadır. Umut duygusunu koruyun ve olumlu düşünmeyi sürdürün. Hastalığın yayılmasını bireylerin fiziksel olarak kurallara uymaları ve psikolojik durumları belirlemektedir. Güzel, teşvik edici, olumlu, huzur verici doğru düşünceler, konuşma ve davranışlar bağışıklığı en azından antioksidanlar, vitaminler, mineraller ve fiziksel aktiviteler kadar güçlendirmektedir. Birbirinize ve ihtiyacı olanlara yardım edin, dayanışmanın iyileştirici gücünü akılda tutun. Virüse karşı koruyucu aşı geliştirmek, toplu bağışıklık oluşturmak için çalışırken davranışlarımızı, alışkanlıklarımızı doğrularıyla güncellemek de gerekmektedir.

Çocuğunuzu desteklemek için; Çocuğunuzun olayla ilgili yayınlara maruz kalmasını sınırlayın. Çocuklar duyduklarını yanlış yorumlayabilir ve anlamadıkları bir şeyden korkabilirler. Çocuğunuzla COVID-19 salgını hakkında konuşmak için zaman ayırın, anlayabileceği şekilde COVID-19 hakkındaki soruları yanıtlayın ve gerçekleri paylaşın. Çocuğunuza güvende olduğu konusunda güvence verin. Üzgün ve sıkıntılı hissetmeleri halinde, bunda yanlışlık olmadığını belirtin. Sizden nasıl başa çıkacaklarını öğrenebilmeleri için kendi stresinizle nasıl başa çıktığınızı onlarla paylaşın. Bir rol modeli olun; molalar verin, bolca uyuyun, egzersiz yapın ve iyi besleyin. Arkadaşlarınız ve ailenizle bağlarınızı sürdürün ve sosyal destek sisteminize güvenin.

Yeni amaçlar edinin; bireylerin başa çıkma becerilerini güçlendirmek amacıyla psikolojik ihtiyaçlarını kendi başlarına karşılayabilecekleri etkili stratejileri belirlemek yerinde olacaktır. Örneğin “amaca” sahip olmak ya da yeni “amaçlar” bulmak, bu süreçte çok yardımcı olabilir.

Adaptasyon: Olağandışı koşullarda yaşayan insanların yeni koşullara uyum sağlamak için kullandığı en yaygın strateji bir rutin oluşturmaktır. Yeniden bir rutin oluşturmak ve yaşanılan ana odaklanmak kontrolün kişide olduğu düşüncesi yaratır, belirsizlik hissini azaltır.

Monotonluk: Kişilerin çok büyük bir kısmı, aynı rutinlerin tekrarlaması, çeşitliliğin olmaması ve uyaran eksikliği ile ilgili güçlüklerden yakınırlar. Günümüzde hala kitap okumanın, müzik dinlemenin, kağıt oynamanın, yemek pişirmenin zamanı doldurmak için iyi yöntemler olduğu söylenebilir.  Mümkün olduğu durumlarda rutine egzersiz eklemek de sıkılma ve monotonluk duygusuna karşı etkili bir yöntem olup stres düzeyini azaltır.  Çeşitlilik önemli olmakla birlikte, ekranlardan ve özellikle sosyal medyadan uzak kendi başına ya da aile ile gerçekleştirilecek hobi ve yaratıcı faaliyetler de çok önemli olup başa çıkmada yardımcıdır.

Motivasyon: İzolasyon ve karantinanın bir noktasında isteksizlik ve motivasyon düşüklüğü yaşanması neredeyse kaçınılmazdır. Duygu-durumun belli ölçüde dalgalanmasının tamamıyla normal olduğunu bilmek rahatlatıcı olabilir.  Olağandışı koşullarda yaşarken isteksizlik ve motivasyonsuzluk ile başa çıkmanın kolaylaşması için ihtiyacımız olan en basit yol gelişme ile ilgili farkında olmak ve küçük başarılara odaklanmaktır. Bunlar yeterlilik hissi yaratırlar.  Günlük tutmak da geçmişten beri yapılan bir uygulamadır ve olağandışı koşullarda yaşayan kişilerle yapılan görüşmelerde bu kişilerin pek çoğu düşüncelerini, hayal kırıklıklarını ve kaygılarını yönetebilmenin bir yolu olarak kullandıklarını ifade etmişlerdir.

Moral ve motivasyonu yüksek tutmak amacıyla yaygın olarak kullanılan yöntemlerden bir başkası da kutlama yemekleridir.  Kutlamalar, bir hedefe ulaşıldığı için yapılabileceği gibi  doğum günü gibi özel bir günü kutlamak için de olabilir. Bu organizasyonlar birlik ve beraberlik hissini besler.  Modern teknoloji bunların video bağlantısı ile diğer kişilerle paylaşılmasına fırsat vermektedir.  Olağandışı yaşam koşullarında yaşayan insanlar  motive olma ve kendilerine odak sağlamanın bir yolu olarak çoğunlukla yapmaları gereken bir işi bitirebildiklerini, online derslere katıldıklarını ve yeni beceriler öğrendiklerini ifade etmektedirler.  Evlerinden çalışabilenler karantina döneminde bunu değerli bir odak veya hedefe odaklanma kaynağı olarak görebilirler.

Sosyal Yakınlık ve İzolasyon: İzole edilmiş ya da tecrit edilmiş olmak da uzun süre aynı insanlar ile çok yakın olmak da stres verici olabilir.  Olağandışı koşullarda yaşamayı deneyimlemiş insanlar başkalarına karşı toleranslı olmanın ve başkaları tarafından tolerans gösterilebilir olmanın önemine vurgu yapmaktadırlar.  Olası çatışma ve tartışmaları azaltmak için kendini sınır koyabilme becerisine ihtiyaç vardır.  Bunu sağlamaya yardımcı olacak yollardan biri kişisel bir alan belirlemektir. Aynı zamanda birlikte yaşadığınız ya da yakın temasta çalıştığınız bir kişinin sizi rahatsız edecek bir davranışı ile ilgili açık ve dürüst şekilde konuyu konuşmak ve ortaya çıkacak tartışmalara meydan vermeden sorunun çözülmesi ile ilgili değerlendirmelerde bulunmak etkili olabilir.

KAYNAKLAR:

1- Tarihten Günümüze Epidemiler, Pandemiler ve COVİD-19. Prof. Dr. Recep Aslan

2- Pandeminin Ruh Sağlığına Etkileri. Doç. Dr. Burhanettin Kaya

3- İzolasyonda Yaşamak. Yazan Nathan Smith, Çeviren kl. Psk. Özenç Ertan Öztekin

4- Karantinanın Ruhsal Etkileri Ve Koruyucu Önlemler. Türkiye Psikiyatri Derneği.

5- COVID-19 Salgını Sırasında Ruh Sağlığı. Türk Psikologlar Derneği

6- The psychological impact of quarantine and how to reduce it: rapid review of the evidence.

Samantha K. Brooks ve ark.

Bu gönderiyi paylaş