Sınav Zamanı

Sınav Zamanı

Hemen hemen tüm öğrenciler ve aileler sınava ait hiç bir kaygı yaşamak istemezler. Peki kaygı her zaman gerçekten sağlıksız mıdır?

İsmi, zamanı, içeriği değişse de üniversite sınavının gençlerin geleceğini belirlediği doğrudur fakat bunun adeta ‘olmak ya da olmamak’ meselesi şeklinde algılanması, sıkıntılara neden olur. Sınav kaygısı, sınavın en büyük parçasıdır ve bir yere kadar kişiyi motive eder. Her öğrenci kaygı duymalı ve bunun sınava pozitif yansımasını sağlamalıdır. Yani yapıcı ve yıkıcı kaygı birbirinden ayrılmalıdır. Eğer kaygı, kişinin dikkatini bozuyorsa, öğrenilen bilginin sınav sırasında etkili bir biçimde kullanılmasına engel oluyor ve başarının düşmesine yol açıyorsa o zaman bu kaygı sağlıksız olmaya başlamış demektir. Huzursuzluk, endişe, tedirginlik, sıkıntı, başarısızlık korkusu, çalışmaya isteksizlik, mide bulantısı, taşikardi, titreme, ağız kuruluğu, iç sıkıntısı, terleme, uyku düzeninde bozukluklar, karın ağrıları vs. bedensel yakınmalar, dikkat ve konsantrasyonda bozulma, kendine güvende azalma, yetersiz ve değersiz görme gibi belirtiler, sağlıksız bir kaygının işaretleri olarak yorumlanabilir.

“Hayatta başarılı olmak için tek çarem, sınavı kazanmak”, “Kazanamazsam kimsenin yüzüne bakamam”, “Bu konuları anlayamıyorum, aptal olmalıyım”, “Sınav benim kim olduğumu gösterir”, “Yetersizim, hiçbir şey yapamayacağım”  gibi inançlar kaygıya yol açar.

Bu inançlar; “Sınava hazır değilim”, “Bu bilgiler çok gereksiz ve saçma. Ne zaman işime yarayacak ki?”, “Sınava ne gerek var?”, “Sınava hazırlanmak için gerekli zamanım yok ki!”,  “Biliyorum, bu sınav kötü geçecek ve başarılı olamayacağım”, “Sınavı yetiştiremem, çok fazla konu var” gibi olumsuz düşüncelere neden olur.  Bu düşünceler, sınav gününden önceki günlere ve sınav gününe de yansır.

Bu Düşüncelerle Nasıl Baş Edilir?

Alternatif düşünceler oluşturmak ve sınav gününden önceki günlerde başlayarak sınav gününe kadar uygulamak oldukça etkilidir. Kullanılabilecek alternatif düşünceler:

“Yapabildiğimin ve elimden gelenin en iyisini yapabilirim.”, “Olabilecek en kötü şey ne, dünyanın sonu değil, telafisi var”,  “Bunda başarısız olmam her zaman olacağım anlamına gelmez”, “Sınav sonucu ne olursa olsun, ben elimden geleni yaptım”, “Başarırsam hayatımın önemli bir dönüm noktasını aşacağım. Başarısız olmam tembel ve beceriksiz olduğumu göstermez. Daha fazla çalışmam ve daha dikkatli olmam gerektiği anlamına gelir”, “Bu sınav, ölüm kalım sınavı değil, çalışma ve çabalarımı gösterebileceğim bir alan”, “Zamanı kendi yararıma kullanmak benim elimde” olabilir.

Bu alternatif düşüncelere odaklanmak o an olan kaygıyla başa çıkmayı kolaylaştıracaktır.

SINAV ÖNCESİ VE SINAV ESNASI

Sınav günü gelene kadar öğrenci olarak elinizden geleni yaptınız, uzun bir dönem boyunca sınava hazırlandınız. Buna rağmen, sınava yüklediğiniz anlamla ilişkili olarak kaygı o gün de sizi yalnız bırakmadı. Peki, bu kaygıyı azaltmak, daha rahat bir durumda sınava girmek için ne yapmak gerekir?

Ailelerin ve öğrenicilerin ilk olarak şunu bilmesi gerekir ki kaygı tamamen yok olmaz. Yok olması da sağlıklı bir durum değildir. Temel çaba, bu kaygıyı yönetmekle ilgili olmalıdır.  Şu saatte yat, bu saatte kalk, kahvaltıda onu yemen, sınavdan önce şunlara uyman gerek gibi kurallar listesini bir kenara bırakın. Saatten bağımsız olarak uykusu gelince yatması, uykumu alamadım, uyuyamayacağım gibi düşünceleri ve bunun yol açtığı kaygıyı bir nebze yumuşatacaktır. Sınav heyecanıyla öğrencinin kahvaltıyı az yapması da aynı şekilde anlayışla karşılanıp buna zorlanmamalıdır. Birkaç kuru üzüm, çerez ve fındık yemesi yeterli olacaktır, içebiliyorsa da 1 fincan kahve.

Zaten bu sınav bir ilk de değil; bunu sürekli kendinize hatırlatmanız gerekir. Daha önce birçok kez bu sınava benzer sınavlara girdiniz, denemeler yaptınız, yani tamamen bilinmezliğe doğru bir yolculuk değil. “Bilinmezlik”, kaygıyı arttırır. Bu bilinmezliği azaltmak, kaygının yatışmasını sağlayacaktır. O gün geldiğinde sınava, kaygılı olan aile üyeleriyle değil, daha soğukkanlı, sakin bir aile üyesiyle gitmek yerinde olacaktır. Bu, sınava girecek kişinin kaygılarını azaltıp, kendinden emin durmasını sağlar.

Sınav yerine vardığınızda başınızın dik olmasına dikkat edin. Dikkatinizi kendi bedeninizden ve düşüncelerinizden uzaklaştırıp, etrafınızda olanlara kaydırmaya gayret edin. O an bir av değil, avcı olduğunuzu hatırlatın  kendinize. Sınıfa girdiğinizde de aynı şekilde dik ve kendinizden emin olarak etrafı gözlemleyin, dikkatinizi kendi bedeninizde ve düşüncelerinizde tutmamaya gayret edin.

Önceden planlanan alternatif düşünceleri sık sık tekrar edin.

Sınav başladıktan sonra, bütün kitapçığı sakince gözden geçirip tarayın. İlk birkaç soruda “yapamıyorum, her şey bitti” düşünceleri çok normaldir. O sırada alternatif düşüncelerin hatırlanması, panik yapmadan diğer sorularda temponun oturacağının farkına varmanızı sağlayacaktır.

Aileler;

Sınav öncesinde, sınav günü ve sınav sonrasında, çocuklarınızın başarısını değil çabasını övün lütfen. Bugüne kadar nasıl çabaladığını, nelerden feragat ettiğini, bu sınavı kazanmak için verdiği uğraşları takdir ettiğinizi  gösterin ona.

Sınavla ilgili konularda gerçekçi davranın, komşu, akraba, arkadaşlarla karşılaştırmaktan uzak durmaya gayret edin. Çocuklarınıza güven ve sorumluluk verin, sınavı ölüm kalım meselesi haline getirmeyin. Empati yapıp, onu anladığınızı ona yansıtın.

En önemlisi de çocuklarınızı koşulsuz sevin; sınavı, çocuklarınızı sevmek için bir koşul olarak göstermeyin. Ne olursa olsun, ailesinin arkasında olduğunu bilen bir öğrenci, kaygılarını doğru  yönlendirebilecek ve baş edebilecektir.

Son söz tüm öğrencilere; yürekten ve içten bir takdiri hak ettiniz bütün çabalarınız için. Emeklerinizin karşılığını almanız dileğiyle başarılar diliyoruz.

Bu gönderiyi paylaş