Çocuklarınızın Sınav Başarısını Değil Çabasını Övün!

Çocuklarınızın Sınav Başarısını Değil Çabasını Övün!

İsmi, zamanı, içeriği değişse de üniversite sınavının gençlerin geleceğini belirlediği doğrudur. Bu nedenle de  öğrenciler ve ailelerin tamamına yakını sınava ait hiç bir kaygı yaşamak istemezler. Oysa her kaygı sağlıksız değildir. Sınav kaygısının sınavın en büyük parçası olduğunu ve bir yere kadar kişiyi motive ettiğini belirten Aile Terapileri ve Terapistleri Derneği (TERAPİDER) Genel Başkanı Psikoterapist Uz. Dr. Taner CANATAR; ”Her öğrenci bir miktar kaygı duymalı ve sınava pozitif yansımasını sağlamalıdır fakat bunun adeta ‘olmak ya da olmamak’ meselesi şeklinde algılanması sıkıntılara neden olur. Yapıcı ve yıkıcı kaygı birbirinden ayrılmalıdır. Eğer kaygı, kişinin dikkatini bozuyorsa, öğrenilen bilginin sınav sırasında etkili bir biçimde kullanılmasına engel oluyor ve başarının düşmesine yol açıyorsa o zaman bu kaygı sağlıksız olmaya başlamış demektir. Huzursuzluk, endişe, tedirginlik, sıkıntı, başarısızlık korkusu, çalışmaya isteksizlik, mide bulantısı, çarpıntı, titreme, ağız kuruluğu, terleme, uyku düzeninde bozukluklar, karın ağrıları vb. bedensel yakınmalar, dikkat ve konsantrasyonda bozulma, kendine güvende azalma, yetersiz ve değersiz görme gibi belirtiler, sağlıksız bir kaygının işaretleri olarak yorumlanabilir. Yetersizliğe ve başarısızlığa  ait temel inançlar olumsuz düşüncelere, bu olumsuz düşünceler de baş edilemeyecek kaygılara yol açar. “Yapabildiğimin ve elimden gelenin en iyisini yapabilirim”, “Bunda başarısız olmam her zaman olacağım anlamına gelmez”, “Sınav sonucu ne olursa olsun, ben elimden geleni yaptım”, “Başarırsam hayatımın önemli bir dönüm noktasını aşacağım. Başarısız olmam tembel ve beceriksiz olduğumu göstermez. Daha fazla çalışmam ve daha dikkatli olmam gerektiği anlamına gelir; telafi edebilirim”, “Bu sınav, ölüm kalım sınavı değil, çalışma ve çabalarımı gösterebileceğim bir alan”, “Zamanı kendi yararıma kullanmak benim elimde” şeklindeki olumlu alternatif düşüncelere odaklanmak o an olan kaygıyla başa çıkmayı kolaylaştıracaktır.” dedi.

Kaygıyı azaltmak ve daha rahat bir durumda sınava girmek için ne yapmak gerekir?

Ailelerin ve öğrenicilerin kaygının  tamamen yok olmayacağını ve yok olmasının da  sağlıklı bir durum olmadığını bilmeleri gerektiğini belirten TERAPİDER Üyesi Psikolog Gül Kır; ”Temel çaba, bu kaygıyı yönetmekle ilgili olmalıdır.  Şu saatte yat, bu saatte kalk, kahvaltıda onu yemen, sınavdan önce şunlara uyman gerek gibi kurallar listesini bir kenara bırakın. Saatten bağımsız olarak uyku gelince yatılması, uykumu alamadım, uyuyamayacağım gibi düşünceleri ve bunun yol açtığı kaygıyı bir nebze yumuşatacaktır. Sınav heyecanıyla çocuğunuzun kahvaltıyı az yapması da aynı şekilde anlayışla karşılanıp buna zorlanmamalıdır. Birkaç kuru üzüm, çerez ve fındık yemesi yeterli olacaktır, içebiliyorsa da 1 fincan sütlü kahve. Zaten bu sınav bir ilk de değil; bunu sürekli kendinize hatırlatmanız gerekir. Daha önce birçok kez bu sınava benzer sınavlara girdiniz, denemeler yaptınız, yani tamamen bilinmezliğe doğru bir yolculuk değil. “Bilinmezlik”, kaygıyı arttırır. Bu bilinmezliği azaltmak, kaygının yatışmasını sağlayacaktır. O gün geldiğinde sınava, kaygılı olan aile üyeleriyle değil, daha soğukkanlı, sakin bir aile üyesiyle gitmek yerinde olacaktır. Bu, sınava girecek kişinin kaygılarını azaltıp, kendinden emin durmasını sağlar. Sınav yerine vardığınızda başınızın dik olmasına dikkat edin. Dikkatinizi kendi bedeninizden ve düşüncelerinizden uzaklaştırıp, etrafınızda olanlara kaydırmaya gayret edin. O an bir av değil, avcı olduğunuzu hatırlatın  kendinize. Sınıfa girdiğinizde de aynı şekilde dik ve kendinizden emin olarak etrafı gözlemleyin, dikkatinizi kendi bedeninizde ve düşüncelerinizde tutmamaya gayret edin. Önceden planlanan alternatif düşünceleri sık sık tekrar edin.Sınav başladıktan sonra, bütün kitapçığı sakince gözden geçirip tarayın. İlk birkaç soruda “yapamıyorum, her şey bitti” düşünceleri çok normaldir. O sırada alternatif düşüncelerin hatırlanması, panik yapmadan diğer sorularda temponun oturacağının farkına varmanızı sağlayacaktır.” dedi.

TERAPİDER olarak tüm öğrencilerimizi, özveriyle sürdürdükleri  gayret ve azimleri için yürekten tebrik ediyoruz. Emeklerinizin karşılığını almanız dileğiyle başarılar diliyoruz.

Bu gönderiyi paylaş